Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri peşi sıra gelişinde akıl sahipleri için deliller vardır.”
(Ali İmran,3/190)
Allah’ın varlığını, birliğini onun isim ve sıfatlarını gösteren birçok deliller vardır. Aklını kullanan, düşünmeye zaman ayıran, tefekküre vakit ayıran insanlar bu delilleri görebilirler. Kur’an bu kainatı akıl gözüyle bir kitap gibi okumamızı bizden istiyor. İnsana aklın veriliş gayelerinden birisi de bu tefekkürü gerçekleştirmektir. Peygamberimiz. (s.a.v) efendimiz, “bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır” buyurmuştur.
Bu yüzden Kur’an bu tefekkür ayetleriyle de amel etmek gerekir. Yani aklımızı sadece dünyevi işlerimizi yapmak için değil, bir de onun esas yaratılış maksadı olan tefekkür için kullanmak gerekir. Bu şekilde kullandığımızda kainatta birçok deliller olduğunu görürüz. İşte bu delillerden bir kısmı, göklerin ve yerin yaratılmasında, bir kısmı de gece ile gündüzün birbiri peşi sıra gelmesindedir.
Göklerde yüz milyonlarca galaksi, her galakside milyarlarca yıldız, gezegen bulunuyor. Gökbilimciler uzayın derinliklerini keşfetmeye çalışıyorlar. Bilimin gelişmesi, göklerdeki düzen ve intizamı, ihtişamı daha fazla gösteriyor. İnsanlar aya gidecekleri zaman bir uzay aracı yapıyorlar veya içine insan koyuyorlar, ya da programlıyorlar. Her iki durumda da uzay aracı aya kendi kendine gitmiyor. Birileri tarafından idare edilen, ya da programlanan bir araçla gidiyor. Bunu gören bir göz, bunu düşünen bir akıl, milyarlarca yıldızların milyarlarca yıldan beri gökyüzündeki yolculuklarının tesadüfen meydana geldiğini söyleyebilir mi? Elbette o yıldızlar da Allah tarafından programlanmış ve yönlendirilmiştir. Onlar gökyüzünde başıboş dolaştırılmıyor. Zaten hepsinin yörüngesine bir milim bile sapmadan boşlukta gitmeleri onları programlayan zatın ilminin ve kudretinin sınırsız olduğunu gösteriyor.
Diğer taraftan her gün gece oluyor, gündüz oluyor. Yani güneş çıkıyor, güneş batıyor. Bunun anlamı dünya dönüyor. Dünya kendi ekseni etrafında dönmekle gece ve gündüz meydana geliyor. Gece ve gündüzün meydana gelmesi için güneşin var olması, dünyanın da insanların işine yarayacak gece ve gündüzün oluşması için dönmesi gerekiyor.
Güneşi insanın istifadesine kim sunmuştur? Güneş ile dünyanın arasındaki mesafeyi bu kadar ince bir şekilde kim ayarlamıştır? Bunun kendi kendine olduğunu söylemek için akıldan istifa etmek gerekir diye düşünüyorum. Eğer dünyanın konumu şu andaki biçiminden daha farklı olsaydı, gece ve gündüzün kısalığı, uzunluğu da değişecekti. Nitekim öyle yıldızlardan bahsediliyor ki, geceleri gündüzleri yıllar sürüyor. Allah biz insanların hayattan en güzel şekilde istifade etmemiz ve kendisine kulluk görevlerini hakkıyla yapmamız için gece ve gündüzü bize en uygun uzunlukta ve kısalıkta yapmıştır. Bu ise şükredilmesi gereken bir nimettir. O halde bu göklerin ve yerin yaratıcısı Allah'tır. Tefekkürümüz Allah’ın azametini ve kudretini zihinlerimizde yerleştirmeye sebep olmalı. Bu da Allah’a hakkıyla kulluk yapmaya sevk etmeli.
www.muhabbetmedya.com