Said Ali Ümit - Muhabbet Medya
“Senin vasıtanla Allah’ın bir kişiye hidayet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.”
(Camiüssağir,C.4,s.1402)
Dünyada en büyük hakikat, en önemli gerçek imandır. Çünkü iman ebedî hayatın anahtarıdır. İnsanın hidayete ermesi ancak imanla mümkündür. Mümin olmayan, kafir, ya da başka bir dine mensup olan insanın hidayeti imandır. Mümin olanın hidayeti Allah’ın emir ve yasaklarını yapmaktır. İmanı zayıf olanın hidayeti imanın kuvvetlenmesidir. Ahlaksız bir insanın hidayeti ahlaklı olmaktır. Hidayet kavramı genel bir kavramdır. İçine bu ve benzeri unsurlar girer. Bu yüzden bir insanın imana gelmesine, ya da imanın kuvvetlenmesine, ibadetlerini yapıp ahlaklı bir kimse olmasına sebep olan bir kimse çok büyük bir hayır işlemiş demektir. Bir kimsenin cennete gitmesine yardımcı olmak dünyanın en önemli hizmetidir.
Bu hadisi şerife göre insanın sadece kendisini kurtarması, kendisinin hidayete ermesi yetmiyor. Hadis mümin insanı duyarlı olmaya çağırıyor. Kendisi ateşten kurtulan bir insan, yakınlarından başlayarak herkesin ateşten kurtulması için çalışmalıdır. Mutluluk insanın sadece kendisinin mutlu olması değildir. Başka insanların da mutluluğu için çalışmak en büyük mutluluk kaynağıdır.
Elbette davette bulunduğunuz herkes davete anında icabet etmeyebilir. Ama insan her zaman davet üzere olmalıdır. Kendi hidayetini geliştirmek ve muhafaza etmek için çaba gösterirken, başkalarının da hidayeti için çalışmayı ihmal etmemelidir. Bütün ömrümüz boyunca sadece bir kişinin hidayete ermesine sebep olsak bu bize dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.
Nitekim Hazreti Peygamber (s.a.v) bir “rahmet peygamberi” olarak bize bu konuda en büyük örneği oluşturuyor. O’nun bir rahmet peygamberi olmasının bir yönü de, bitmek tükenmek bilmeyen bir gayret ve azimle müşrikleri İslam’a davet, müminleri terbiye etmekle meşgul olmasıdır. İşte gerçek şefkat, gerçek rahmet de budur.
Bu asırda bu şefkat ve rahmet sırrına her zamankinden daha çok muhtacız. Çünkü insanların imanı bilimsel kılıfı altında çalınıyor, sarsılıyor, şüphelere maruz bırakılıyor. İnsanlar imansız yapılmaya çalışılıyor. İmansızlık insanı ebedî cehenneme götürür. İnsanın kendisinin cehennemde yanmasını istemez. Şefkat sırrına mazhar olan bir insan da, diğer kimselerin ateşe düşmesini, ateşte ebedi yanmasını istemez. Şefkat bunu gerektirir. Bunun için de bitmek tükenmek bilmeyen bir azimli, gayretle çalışır.
Diğer taraftan imansız insanlar olduğu gibi imanı zayıf insanlar da çoktur. İmanı ibadet ve ahlaka etki etmeyen insanlar da çok fazladır. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de beş vakit namaz kılanların oranı sadece yüzde 25’tir. Demek ki yüzde 75’de zayıf iman var. Ve bu iman ibadete etki etmeyecek kadar güçsüz. O halde insanlığın hizmetine koşmak zorundayız.
Bunun için çok uzaklara gitmeye ihtiyacımız yok. Her gün selamlaştığımız insanlardan işi başlamalıyız. Komşularımızdan, arkadaşlarımızdan. Güzel bir lisanla onlarla iman ve İslam gündemli sohbet yapmalıyız ya da bu tür sohbetleri dinlemelerini sağlamalıyız. Hatta faydalanabilecekleri kitapları dergileri takdim etmeliyiz.
Bizim görevimiz insanlara doğruları sadece tebliğ etmektir. Bu görev, şefkatin zirve noktasıdır. Dünyanın en önemli işidir Allah bizlere imanımızı muhafaza etmeyi ve son nefesimize kadar başkalarının imanlarını kurtarmaya çalışmayı nasip etsin. Amin.
www.muhabbetmedya.com